-Işığı görüyor musun? -Şu kaybolmayan ışığı mı? -Evet!.. Tıpkı kalbimdeki sen gibi... -O ışık gibi ben de kalbinden hiç kaybolmayacak mıyım?!.. -?!.. Gözlerinden yaşlar döküldü... O sırada deniz, dolunayın kendisini çektiğini bilememişti. Nasıl bilebilirdi ki?..." Delikanlı, sonbahar serinliğini savuran sıcak bir tebessümle bütün gece yüzüne bakmış, kah gözlerindeki letafet buğusuna hayran; kah yanaklarındaki nezahet etkisiyle giryan, adını tekrarlayıp durmuştu: -Nakşıgül; hazinem, definem... Nakşıgül; servetim, varlığım... Nakşıgül; hayalim, rüyamın tabiri... Nakşıgül..." Katre-i Matem'den tadımlık... İskender Pala
 
arza hacet yok...halim sana ayandır..söze gerek yok susuşum sana kelamdır..dile gerek yok sesizliğim sana beyandır..
SİTEMİ ÇOK BEGENİYORUM.SİZDE BEGENMİŞİNİZDİR?İ?NŞ...  
  iyilik etmek iyiliğe iyilik etmektir; iyilik eden iyilikten daha iyi bir iyiliktir.
  İBRETLİK BİR YAŞANMIŞ HİKAYE DAHA
  ZİYARETÇİ DEFTERİM.MÜHÜRLÜ KADERİM
  SEVMEK ÖLMEKLE BAŞLAR?:3
  HaYaTa DAiR
  HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI?
  UMUDUN olsun yeter
  KÜLÜN İÇİNDE SAKLI ATEŞ
  ANNECİGİM???????GEL GÖR BENİ....
  GEL GÖR BENİ?
  ÖNCE YALNIZLIGIM VARDI
  UMUDUN GÖLGESİDİR*
  SIR DÜGÜMLÜ AHIMDA
  ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ*
  SONSUZLUGA YOLCULUK
  SIZISIZ YASIYORUZ*???????
  KURBAN OLUN!
  Eğer Yolunuz Birgün Üniversiteye Düşerse.........
  BEN BAŞÖRTÜLÜ BİR KIZIM
  Tıpta Gül Keşfi !///Japonlar Neden Seni Seviyorum Demez?sizce bir düşünün?
  Bir Hayat Kayar Ellerimizden!!! Yağmur Yüklü Bulut Gibi Olmak
  yüreğim yine gitme zamanı////HAYAT ZOR!
  SAYIN KOPYA İLE MİNİ RÖPORTAJ
  TÜRKÜLERİN DİLİNDEN......
  ŞEHİTLERİMİZ İÇİN DÜZENLENE BİR SAYFA
  SENAİ DEMİRCİ VİDEO KLİPLERRR
  KARDEŞ SİTELER :)))
" Sen bu libas değilsin: Bil ki oldu rûha ten gûyâ libâs Bî-libâs ol lâbisi kıl iltibâs "
Tıpta Gül Keşfi !///Japonlar Neden Seni Seviyorum Demez?sizce bir düşünün?

 

İştImage Hosted by ImageShack.us

İşte gYol ayrılmış, görmeden GİDİYORUM!

Gül Pek Çok Derde Deva...

 

Osmanlı ve İslam dünyasında önemli yeri olan gülü tıp dünyası yeni keşfetti. İşte gülün mucizevi faydaları;

Tıp dünyası gül mucizesini yeni keşfetti. Oysa Osmanlı ve İslam dünyasında gülün sağlık alanındaki kullanımı çok yaygındı.

 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, gül yağı, gül suyu, gül şerbeti, gül reçelinin, binlerce yıl çeşitli hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanıldığını aktardı.

5 yıldır bu alanda araştırma yapan Altıntaş, gülün faydalarını sıraladı.

 

Gül suyu:

-Ciltteki yaralanmalarda ve cilt hastalıklarının iyileştirilmesinde büyük etkiye sahip.

-Serinletici ve ateş düşürücü özelliği bulunmakta.

-Kırışıklıklara karşı ve yaşlanma etkilerini geciktirici özelliği var.

 

Gül yağı:

-Çağımızın hastalığı strese karşı iyi geliyor.

-Osmanlılar'da gül yağı psikolojik tedavilerde kullanılmış.

-Gül yağı ile baş ovulduğunda baş ağrılarına iyi geldiği gözlenmiş.

 

Gül reçeli, şurubu ve şerbeti ise mide için bire bir. Hazımsızlıkta, karaciğer hastalıklarında gül reçelinin tedavi etkisi büyük.

 

Image Hosted by ImageShack.us

 

Bir Japon firması 'hediyelik fasulye' yapmış. Fasulye tanelerinin üzerine

lazerle 'seni seviyorum' lafını

kazıyorlarmış. Nemli toprağa gömülmüş fasulyeyi alıp uygun gördüğünüz kişiye

hediye ediyormuşsunuz. Beş gün sonra fasulye filizlendiğinde de ortaya 'seni

seviyorum' yazısı çıkıyormuş.

 

Bu haliyle de elbette haber değeri var ama bir malumatı eklersem sanırım

daha da ilginç hale gelecek.

Böyle bir ürünü Fransız yahut Brezilyalı bir firma da üretebilirdi. Sonuçta,

aşk meşk filan evrensel meseleler. Fakat 'seni seviyorum' diyen fasulyelerin

Japonya'da satışa çıkması gayet anlamlı.

Çünkü orada çiftler birbirlerine asla 'seni seviyorum' demiyormuş!

 

'Hiç öyle şey olur mu yahu?' tepkisi verdiyseniz yerden göğe haklısınız. İlk

duyduğumda bana da inanılmaz gelmişti. Ama bizzat Japonlar'a doğrulattığım

için rahatlıkla, ' vallahi de, billahi de, tillahi de demiyorlarmış' diye

yemin bile edebilirim.

 

Tabii ki de Japonya'da 'seni seviyorum' demeyi yasaklayan bir kanun yok.

Hatta 'aşk'a karşılık gelen 'koi' diye bir sözcük de varmış. Ancak kimse

bunu kullanmıyormuş! Bir Japon, aşkından ölse dahi en fazla 'suki desu'

diyormuş. Yani, 'senden hoşlanıyorum'. Onlara göre bunun nedeni, 'sevginin

kelimelerle değil,davranışlarla ifade edilmesi gerektiğine inanmaları' imiş.

Hadi bunu çok güzel açıklamışlar. Kulağa bayağı hoşgeliyor. Peki Japonca'da

'canım, cicim, hayatım,tatlım, meleğim' gibisinden sevgi sözcüklerinin hiç

olmamasına ne diyorsunuz?

 

'Seni seviyorum'u geçtik, kimse kimseye 'kınalı kuzum' da demiyormuş yani!

Evli çiftler birbirlerine, çocukları olana kadar ''ano ne!'' (hey!),

çocuklardan sonra, ''okaasan'' (anne) ve ''otoosan'' (baba), torun torba

sahibi olduklarında ise, 'oi!' (hey sen!) diye hitap ediyorlarmış. Bu

konular için deniyor ki, Japonlar kadın-erkek ilişkilerinde çok kör topal

ilerliyor. Yeni nesil aşmak istese de gelenekler önlerinde Beton Bayram

olarak dikiliyor. Onlar da çaresiz boyun eğiyor. Böyle gelmiş,böyle gidiyor.

 

Velhasılı kelam, Japonlar'ın 'seni seviyorum' diyen fasulyeleri aslında

toplumsal bir ihtiyacın itelemesinin sonucu. Çok isteseler bile alışkın

olmadıkları için 'seni seviyorum' demeyi tuhaf buluyorlar. Kültürleri bu

cümleyi hayatlarına almaya izin vermiyor. Onlar da problemi fasulye

desteğiyle çözmeye çalışıyorlar işte.

 

Lütfen şimdi yerinizden kalkın yahut telefona elinizi atın ve hak eden

birine, 'Seni seviyorum' deyin.

 

Aranıza fasulye sokmaya gerek duymadan....

 


 

 

 


Birşey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbirşey almadan
Birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden GİDİYORUM!

Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır herbir adımda
Ayak izim kalmadan GİDİYORUM!

Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşum şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden GİDİYORUM!

 

Kazım Koyuncu

Ayak izim kalmadan GİDİYORUM!

Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşum şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden GİDİYORUM!

#CC0033  
   
(Gönülde bin gamım var, bunu gizlemem mümkün değil.  
  Bugün benim için ötsün kuşlar,
Ne olur bugün benim için essin rüzgar...
Çiçekler benim için açsın,yağmur benim için yağsın...
Bak şu kalbimin işine, saldı sevdayı başıma,
Bir ateş düştü ki başa tüterim kimseler bilmez!..
 
 
  "Bir güneş ışığı say güzelliği,üç renkli camdan süzülen...Hani ruh,gönül ve beden camında huzmelenen bir nur de adına...Akşam olunca çekilip güneşe geri gider ya hani ışıklar ve hani göz kapanınca kaybolur ya nurlar...Işığı da,nuru da camsız görmeye alıştır kendini...Yolda kalmamak,cam kırılınca kör olmamak için... Gel artık kardeşim,gülümseyelim ve güzellikleri görelim.Bıçağın ağzına sunulmadan ariyet güzelliklerimiz ve dönülmeyen yolculuklara çıkmadan benliklerimiz,mahşer mahşer yağmalanan imanlarımızda eriyen zamanların surlarını güzelliklerle örelim.Duyarak ve düşünerek,her ikindi güneşinin lirizmi gibi,her dolunay akşamının romantizmi gibi güzelliğe bakalım ibretle ve içimizde büyüsün bütün güzellikler.Seste,biçimde ve boyada hakikatin güzellğine bırakalım kendimizi,Mutlak Güzel'den renk devşirelim..."
*İsKeNDeR PaLa*



 
 
  "Rüzgâr değiyor alnına.
Az ötede denizi buluyorsun.
Mavi... Sessiz... Derin...
Martı çığlıkları,
Dalga çağıltıları,
Köpük köpük sevinçler...
Maviden yeni bir maviye açılıyor gözlerin.
Gökler uzanıyor ufkun ötesinde.
Ak bulutlar...
Yağmurdan haberin yok daha..."
 
Sevgi bir bakış,bir gülüş müydü bazen;bir akış,bir koşuş muydu?!..Sevgi,gönül kumaşında bir nakış mıydı?... ***  
  Sonra sustum...Suskunluğumdu artık konuşan hep durmadan..Vuslat vurgunu günlerimin hüzzam sevdalarına kulak verdi yine gönül;öylece kararsız ve yorgun...Derken bir ben kaldım tenhasında gecenin,bir de suskunluğum...  
MSJ YAZMAYI UNUTMAYIN*** 7 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!
bana bir yalnızlık bıraktın, bütün sabahakarşılar büyüdü içimde... gözümde son bakışların kışı, içimde bütün belkilerin ilkyazı... yaşam dediğin denizi alınmış bir uçurum, kar çiçekleriyle bezenmiş mayıs tarlası ömrüm... ey kırlangıç fırtınası, ey sevgili! “buzda köz, güneşte çiy tanesi” bana bir yalnızlık bıraktın içinden kaç deniz, kaç güneş geçti... .... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol